Thomas Alva Edison, ilkokula başladıktan sadece 4 ay sonra; evinin kilerinde 1879 yılında ampulün icadına kadar gidecek çalışmalara başlayacağını ve şimdilerde GE olarak bildiğimiz, adını kendisinden alan Edison General Electric Company’yi kuracağını biliyor muydu? Peki ya Florida’daki kapı komşusu Henry Ford, 1881 yılında Edison’un ilk girişimi Edison Illuminating Company’de mühendis olarak başladığı iş hayatında 11 yatırımcı desteğini alarak, kendi ilk girişimi olan Oldsmobile markasını şu anda Ford Motor Company olarak bildiğimiz dünya otomotiv devine çevireceğini?

2000’li yılların başından itibaren Dünya’da ve Türkiye’de hemen her gün, çeşitli başarı hikayeleriyle karşımıza çıkan “start-up” kelimesinin kökeni aslında etimolojik olarak 1550’li yıllara dayanıyor. O yıllarda “ayağa kalkmak, aniden gerçekleşmek, başlamak üzere harekete geçmek” anlamında kullanılan bu öbeksi eylem; ilk kez 1976 yılında Forbes dergisi tarafından şu anda alışkın olduğumuz şekliyle, elektronik veri işleme alanındaki start-up’lara yapılan yatırımlar hakkında bir makale içerisinde kullanılıyor. 1977 yılında ise Business Week dergisinde yer alan bir makale, teknoloji alanında iş yapan start-up şirketler için kuluçka merkezi kurulmasından bahsediyor.

Farkında olmadan bir start-up sahibi olan T. Edison, Edison’un kendisine sunduğu kuluçka hizmeti sayesinde kendi girişimini geliştiren H. Ford, Ford’un girişiminde potansiyel gören ve ona yatırım yapan melek yatırımcılar… Buraya kadar yazılanlarda, aşina olmadığınız hiçbir terim yok, öyle değil mi? Peki bir çığ gibi büyüyen, makro ve mikro ölçekte dünyanın geleceği olarak görülen start-up evreninde başka hangi terimler, tabirler ve kelime öbekleri kullanılıyor? Bir derlemeyle girişimciler, girişimcilik dünyasına merakı olanlar, “sürekli sözü geçen bu kelime de ne demek?” diye düşünenler için start-up terminolojisine dair bir sözlük hazırlamak istedik. Küçük etimolojik bilgiler de içeren sözlüğümüzün faydalı olması dileğiyle.

 

Accelerator

Latince’den ekosisteme kazandırılmış bu kelime, Türkçede tam etimolojik kökeninin karşılığıyla yer alıyor: Hızlandırıcı. Start-upların büyümesine destek olacak tüm bileşenleri sağlama gayretindeki program/oluşumlara denir. Bu bileşenler çeşitli yetkinlik alanlarında danışmanlık, eğitim, mentorluk gibi ayni desteklerden oluşabileceği gibi; yatırım, fonlama gibi nakdi destekler de içerebilir.

Angel investment

Latince’de angelus kelimesinden gelen angel yani “mesaj ileten, duyuran” kelimesi ile 1500’lü yıllarda kullanılan investment yani “giydirmek” kelimesinin bir araya gelmesiyle oluşan bu kelime öbeği; bir girişimin ilk aşamalarında “melek yatırımcılar” tarafından aldığı cansuyunu ya da büyüme sermayesi yatırımını temsil eder. Melek kelimesi kafamızı karıştırmasın, buradaki yatırım bir hibe değil; genellikle hisse ya da kar karşılığı koyulan bir ilk sermaye desteğidir.

Acquisition

Milattan önce 10.yy’da köklerini salmaya başlayan Latince, start-up jargonunu beslemeye devam ediyor. “Acquisitionem” kelimesinden türeyen acquisition’un Türkçedeki karşılığı: Devralmak, satın almak. Bir şirketin, başka bir şirketin hisselerinin yarısından fazlasını satın almasıyla gerçekleşir.

Alpha testing

Bir girişimin ortaya koyduğu ürünü gerçek kullanıcıya sunmadan önce yaptığı testlerin tamamına verilen addır. Türkçeye “alfa testi” olarak çevirebiliriz. Genellikle çalışanlar tarafından gerçekleştirilen alfa testleri, laboratuvar/deneme ortamlarında yapılır ve gerçek müşteri deneyiminin bir simülasyonudur.

Bootstrapping

İstatistik biliminde önyükleme adı verilen bir metodoloji olan Bootstrapping; örnek tahminlere doğruluk ölçümleri atanmasına izin verir. Girişimcilik dünyasında ise; hiçbir yatırım almadan, sıfırdan bir girişime hayat vermek anlamında kullanılır. Bootstrap girişimler, girişimcilik dünyasının “standalone” fertleridir.

Beta Testing

Alpha Testing olur da Beta Testing olmaz mı? Eski yunan alfabesinin nadide parçalarından biri olan beta, aynı zamanda etimolojik olarak “her şeyin ikincisi” anlamını taşımaktadır. Girişimcilik dünyasında ise, bir ürün ya da hizmetin alfa tesi yapıldıktan sonra gerçek kullanıcıyla gerçekleştirilen, sonucunda elde edilen veriyle iyileştirme ve performans ölçümlemeleri yapılan testlere verilen adın bir parçasıdır. Türkçeye “beta testi” olarak çevrilebilir.

Brand equity

Shakespeare yaşasaydı sıkça kullanacağı “brand” kelimesi, onun hatırasına iş hayatının en popüler kelimesi olarak bayrağı taşımaya devam ediyor. Eski İngilizceden gelen bu kelime, “yakmak, ateşten kılıç” anlamlarını taşıyor. Eh, bu denli iddialı bir kelimenin değerinin yüksek olmasını beklemek de herkesin hakkı. Türkçeye “marka değeri” olarak çevirebileceğimiz bu öbek, bir şirketin eşdeğer bir rakiple karşılaştırıldığında bir üründen ürettiği değer anlamına gelir.

Breakeven point

1914 yılında finansal piyasalarda kullanılmaya başlayan bu tabiri Türkçeye “başabaş noktası” olarak çevirdiğimizde aslında her şey anlaşılır hale geliyor. Yine de biraz detaylandırmakta fayda var: Başabaş noktası; gelir ve giderin eşitlendiği ve şirketin kar etmeye başladığı noktadır. Yatırımcı için önemli olan bu göstergenin iş planı içerisinde yer alması beklenir.

Bridge financing

Eski İngilizce brycge’den gelen, birleştiren ve bağlayan anlamına gelen kelime öbeği; “köprü yatırımı” olarak Türkçede yer bulmaktadır. Peki ne demektir ve ne işe yarar? Bridge Financing; yatırımcıların girişimin bir sonraki fon turuna ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla, paralarını geri alabilmeleri şartıyla, kısa vadeli kredi şeklinde yatırım yapmalarıdır. Temel olarak, bir başlangıç şirketini ayakta tutmak için yatırımlar arasına köprü kurmak için kullanılır.

Burn rate

Girişimlerin en dertli olduğu komnulardan biri olan burn rate, Türkçeye “negatif nakit akışı” olarak geçer. Bir girişimin risk sermayesi harcama hızı olan burn rate, aylık olarak hesaplanır.

Buyout

Bir sözleşmeyle birbirine bağlı iki taraftan birinin sözleşme süresinden daha önce sözleşmeyi fesh etmek ya da sonuçlandırmak istemesi nedeniyle, erken tarihli olarak ödeme yaparak sözleşme bitim tarihini beklemekten kurtulmasına verilen addır. Türkçede henüz bir karşılığı bulunmayan bu terim, müzayedecilerin sevdiği “hemen al, şimdi al, öde al” yaklaşımının bir parçasıdır.

Churn Rate

Girişimlerin derdi burn rate ile bitmez. “Kayıp oranı” anlamına gelen churn rate, girişimincinin verdiği hizmetin ya da sağladığı ürünün belirli bir zaman aralığında kaybedilen müşteri sayısının, toplam müşteri sayısına oranıdır. Müşteri kaybetme oranı demek yanlış olmayacağı gibi, sadakatölçer diye bir kelime uydursak; sanırım hem yatırımcı hem de girişimci için karşılığı olan bir tabir olur.

Competitive Intelligence

Intelligentia Latincede “bilgiyi anlama gücü” demektir. Türkçedeki karşılığı “rekabetci istihbarat” olan competitive intelligence,  bir şirket tarafından rakip işletmeler ve pazarlar hakkında toplanan bilgileri ifade eder ve yol göstermek gibi olsun; daha sonra bu bilgiler etkili stratejiler oluşturmak için analiz edilebilir.

Co-working space

Türkçede olduğu haliyle kullanıldığı gibi, “ortak çalışma alanı” olarak da kabul gören bu söz öbeği, sadece fiziksel bir çalışma alanı değil, aynı zamanda bu alanın sunduğu ayni hizmetleri de kapsayan bir organizasyonu temsil etmektedir. Bu ayni faydalarda bayrağı “networking” taşır. Tıpkı Henry Ford’un Ford Motor Company’i kurmasını sağlayan bağlantılara ulaştığı ortak çalışma alanı gibi.

Crowdfunding

Crowdfunding, yeni bir iş girişimini finanse etmek için çok sayıda kişiden az miktarda sermaye kullanımına verilen isimdir. Türkçede “kitle fonlaması” olarak çevrilen crowdfunding, yatırımcı genişleterek girişimciliği artırma potansiyeli ile, yatırımcıları ve girişimcileri bir araya getirmek için kurulan sistemleri kullanır. Kitle fonlaması, esasında bir projeye duyulan ilginin yatırıma dönüşmesidir.

Customer Acquisiton Cost

Bir girişimin, tek bir müşterinin satın alması/harcama yapmasını sağlamak amacıyla yapılan harcamalara denir. CAC kısaltması kullanılır.

Decacorns

Değeri 10-yanlış duymadınız-milyar dolar ve üzeri olan şirketlerdir.

Disruptive Innovation

Bir pazardaki mevcut sistemi ve/ya işleyişi kökünden değiştiren, mevcut düzeni yıkan ve yeni bir iş yapış şekli ortaya koyan innovasyonları ifade eden, Türkçeye “yıkıcı yenilikçilik” olarak çevrilebilen bu söz öbeğidir. Fıransızcadan gelen disruptive kelimesinin bu kullanımı, yıkmanın her zaman kötü anlama gelmediğini bize gösterir.

Early stage

Eski İngilizcede ærlice kelimesinden türeyen, başlangıç anlamına gelen early kelimesiyle başlayan bu terim, Türkçeye “erken aşama” olarak çevirilebilir. Potansiyeli olan, fikir aşamasında umut vaadeden, belki de henüz şirketleşmemiş girişimler için kullanılır. Belki gidilecek çok yol vardır, ürün veya hizmet hala geliştirilmektedir ama bir o kadar da büyük potansiyelin habercisidir.

Exit

Latinceden gelen exit gelimesi, etimolojik olarak dışarı çıkmak veya ayrılmak anlamına gelmektedir. Türkçeye de “çıkış” diye çevrilebilir. Yatırımcının bir firmadaki hisse/lerini satması anlamına gelir. Kulağa olumsuz gelmesin, birçok girişim başarı hikayesinde bir “exit” vardır.

Elevator Pitch

Hiç beklemediğiniz bir anda, hep de ulaşmak istediğiniz kişiyle bir asansörde denk geldiniz. Tam da elevator pitch, yani “asansör konuşması” yapmanın zamanı. Asansör yolculuğu kadar kısa bir sürede girişiminizi tanıtmak ve konuştuğunuz kişiyi ikna etmek için yaptığınız konuşmaya elevator pitch denir.

Fintech

Kendisi de ingilizce aslı olan financial technology öbeğinin kısaltması olan fintech Türkçeye “fintek” olarak çevrilebilir; finansal hizmetlerin sunumunu ve kullanımını iyileştirmeyi ve otomatikleştirmeyi amaçlayan yeni teknolojiyi tanımlamak için kullanılır.

Fire sale  

Bir girişim/şirket sahibinin şirketini ve varlıklarını son derece indirimli değerlemeden satması anlamına gelir. Türkçe karşılığı “yangın satışı” olan bu tabir, şirket sahiplerinin şirketin faaliyetlerini sürdüremeyecek hale gelmesi neticesinde gerçekleştirilen satışı anlatır.

Freemium

İngilizce "free" ve "premium" kelimelerinin bir birleşimi olan freemium terimi, müşterilere tamamlayıcı ve ekstra hizmetleri ücretli sunmayı içeren bir tür iş modelini anlatır. Türkçeye kullanımına pek de alışkın olmadığımız şekilde “bedava seçkin” olarak geçen bu söz öbeği; “ucuz etin yahnisi yenmez” sözünü çürütmek gibi bir amaca sahiptir.

Hedge fund

Türkçedeki çevirisi kullanımda olan nadir start-up terimlerinden olan hedge fund, “serbest fon” olarak kullanılmaktadır. Esnek yasal düzenlemelere tabi üst segment yatırımcılardan oluşan ve serbest işlem yapabilen fonlara verilen addır. Yasal hakları ve yapıları sayesinde, girişimlere yatırım yapmaya yatkın olan yapılardır.

Incubator

Latince yumurtanın üzerine yatmak anlamına gelen incubationem kelimesinden gelen incubation sözünden türeyen incubator’un Türkçe ve sık kullanılan karşılığı “kuluçka”dır. Embriyolojide kanatlı hayvanların nesillerini devam ettirebilmek için gösterdikleri doğal ve fizyolojik davranış süreci olan kuluçka dönemi, doğru bir metaforla girişimcilik evremine adapte edilmiştir. Bir Incubator, yeni şirketlere ve girişimlere yönetim eğitimi veya ofis alanı gibi hizmetler sunarak büyümesine ve gelişmesine yardımcı olur.

Initial Public Offering

Fazla söze gerek olmayan, Türkçedeki karşılığının iş dünyası ve finansal piyasalarda net karşılığı olan söz öbeğidir. “Halka arz” dediğimizde her şey netleşmiş olur; bir şirketin hisselerinin ilk defa halka sunulması sürecini ifade eder. Yeni yatırımcı ve daha fazla yatırımın çekilmesine aracı olan bir süreçtir.

Intellectual Property

Elbette Latincede yer alan intellectualis, yani anlayıştan doğan entelektüel kelimesi ve girişimciler için çok önemli olan sermaye kelimesinin bir araya gelmesiyle Türkçe karşılığını bulan “entelektüel sermaye” bir şirketin şirket içi bilgi birikimi anlamına gelir. Bu şirkete özel ve rakipleri tarafından kopyalayamayacağı için son derece değerlidir.

Investment round

Eski İngiltere’de bir kişi, kendisini giydirecek birilerini bulmak için Cheapside’da bir tura çıkmış olsaydı, buna “yatırım turu” derdik. Bugün ise yatırım turu, yatırım tipinin tam olarak belirlenmesine ilişkin bilgilerin bulunmadığı durumlarda girişimcilerin gerçekleştirdiği yatırımcı turlarının içinde yer aldığı zaman aralığına verilen addır.

Late stage

Erken aşamanın ne demek olduğunu söyledik. Peki ya sonra? Erken aşamadan çıkan ve sürelilik arz eden bir evreye geçen girişimlerin “burn rate”den kurtulup pozitif nakit akışı yaratma noktasına ulaştıkları evreye denir. “Geç aşama” olarak çevrilebilir.

Launch

Türkçede karşılığı ve sık kullanımı olan bir tabirdir. “Lansman” çevirisi kullanılır. Bir girişim fikrinin hayata geçmesi, veya bir ürünün aktif olarak pazara sunulmasını demektir. Girişim habitatında, girişimci için heyecan verici ve kıymetli bir andır.

Lean startup

Girişimcilikle ilgili basit bir arama motoru araması yaptığımızda büyük ihtimalle ilk olarak karşımıza çıkacak olan terimlerden biridir. “Yalın girişim” olarak çevrilir. Müşteri odaklı olmak mottosuyla yola çıkarak, girişimcinin değil tüketicinin istekleri doğrultusunda ürün/hizmet geliştirmeye odaklanmak prensibindedir.

Letter of intent

Girişimcilik evreninde, yatırımcı ve girişimcinin bağlayıcı olmayan ve antant kalınan koşulları belirttiği, Türkçede “niyet belgesi” karşılığı kullanılan bu mektup, sözleşme aşamasında yol gösterir bir niteliğe sahiptir. Fransızca entente, yani amaç kelimesinden türeyen intent; hem girişimci hem de yatırımcı açısından resmi olmayan hedefleri anlatmak için kullanılır.

Mid-stage

Alfabetik sıralamayla erken aşama ve geç aşamadan bahsettik; elbette her süreçte olduğu gibi burada da bir “orta aşama” mevcut.  Erken aşamada girişimin ne yaptığını ortaya koymasından sonra gelen, yatırım bulma aşamasına verilen addır.

MVP

Minimum Viable Product, yani minimum uygulanabilir ürünün kısaltmasıdır. Türkçede de genellikle MVP kısaltması kullanılır. MVP üretmekteki temel amaç, temel sürümün geliştirilmesi ve geliştirilmeye açık bu ürünün kullanıcı deneyimine sunulmasıdır. Böylece gelecek olan geri bildirimler çerçevesinde ürün geliştirilebilir ve iyileştirilebilir.

Pitch deck

Asansör konuşmasından biraz daha uzun bir zamanınız var ve yatırımcıya erişmek için bir fırsat yakaladınız. Türkçede dile geçmiş bir karşılığı bulunmayan pitch deck, yatırımcılara yapacağınız kısa bir sunumdur. Bu sunumda, projenizi, ihtiyaçlarınızı, projeksiyonunuzu ve ekibinizi yatırımcılara anlatmak temel hedefiniz olur.

Proof of Concept

Girişimcinin projesine olan inancını, kanıtlarıyla birlikte gösterebilmesine verilen addır. Potansiyeli kanıtlamak, ikna etmek için inşa edilmesi gereken PoC’in Türkçede tam bir karşılığı-henüz-bulunmamaktadır.

Prototype

Bir ürünün yahut hizmetin ilk örneğine verilen addır. Latince prototypus kelimesinden gelmektedir. Primitif form demek olan bu kelime, “prototip” olarak Türkçeye çevrilmiştir. Projeyi denemek ve deneyimletmek için oluşturulmuş bir sürümdür.

Retention bonus

Bir şirket için en kıymetli varlık, bilgi birikimine sahip çalışanıdır desek yanılmış olmayız. Kıymetli bir çalışanı şirket bünyesinde tutmak için, tabiri caizse “elde tutma bonusu” diyebileceğimiz bir ödül anlamına gelen retention bonus, genellikle tek seferlik olur. Üretim ve geliştirmenin sürekliliğini sağlar.

Return on Investment

Finans dünyasında çok anahtar bir terim olan ROI’nin Türkçedeki karşılığına  “yapılan yatırımın geri dönüşü” diyebiliriz. Bir finansal performans ölçütüdür. Gelir ile yatırılan kapital arasındaki korelasyonu bulmakta yardımcı olur.

Seed funding

Erken aşamada yapılan yatırım turu neticesinde alınan küçük yatırımlara, seed funding yani Türkçedeki karşılığı ile “tohum fonu” denilebilir. Bir girişimci aldığı bu tohum fonuyla, girişimini daha büyük yatırım alabilecek hale getirmeyi hedefler.

Seed stage

Seed funding ve Proof of Concept ünitelerinde anladıklarımızı pekiştirecek olan, Türkçeye ise “tohum aşaması” olarak çevrilebilen bu aşama, girişimin PoC üzerinde çalıştığı dönemini ifade eder.

Unicorn

Plajlarda, tekstil ürünlerinde, kırtasiyecilerde. Son yıllarda her yerde karşımıza çıkan bu “tek boynuzlu, sevimli at” girişimci dünyasında Türkçede hala “unicorn” olarak kullanılmakta. 1 milyar doların üzerinde değere ulaşmış girişimlere verilen addır.

Valuation

Fransızlar valoir, yani değer değer biçme derken, Türkçede çevirisi “değerleme” olarak yapılabilir. Değerleme, bir varlığın veya bir şirketin (siz konusu olan bir start-up ise genellikle öngörülen) değerini belirlemek için kullanılan süreçtir. Muhasebe, finans, gayrimenkul, hukuk gibi alanlarda farklı bileşenlerle açıklaması olan değerleme, çeşitli tekniklerle yapılır. Yatırımcı ve girişimci için kendine yol çizme aşamasında önemli bir değere sahiptir.

Venture Capitalist

Start-up ekosistemiyle ilgili birkaç makale okuyan hemen herkesin karşılaştığı, Türkçeye “risk sermayesi/sermayedarı” olarak geçen bu terim; günümüzde” girişim sermayesi” olarak da tanımlanmaktadır. Yatırım şirketlerinin, potansiyel gördüğü küçük ve yüksek riskli start-uplara sağladığı finansmandır. VC kısaltması sık kullanılır.

Melis YILMAZ